Eğitim Sen Başkanı Nejla Kurul: “Üniversitelerde Kadrolu, Sözleşmeli ve İşçi Olarak Çalıştırılmak Personel Ayrımcılığı Yaratıyor”

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Lideri Nejla Şura, “Üniversitelerde standart, sözleşmeli ve istihdam edilen personel, sınırlı özlük hakları ve açlığa yakın ücretlerle yaşam mücadelesi veriyor, üniversitelerin imkanlarından tam olarak yararlanamıyor ve yararlanamıyor. yükseköğretim kurumlarında karar mekanizmalarında yer alıyorlar. Bu durum personel ayrımcılığı yaratıyor” dedi. Heyet, üniversite çalışanlarının haklarının hiçe sayılmasına karşı başlatılan imza kampanyasında toplanan 2100 imzanın bugün YÖK’e iletileceğini bildirdi.

Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Şura bugün sendika merkezinde basın toplantısı düzenledi. Heyet, YÖK’ün uygulamaları ile idari ve teknik çalışanların sorunları hakkında şu açıklamayı yaptı:

“ÜNİVERSİTELERDE ÇALIŞAN, ANLAŞMALI PERSONELLER, SINIRLI ÖZEL HAKLAR VE SINIRLI MANTAR ÜCRETİ İLE YAŞAM MÜCADELESİ”

“Eğitim ve bilimsel üretim, üniversitenin tüm çalışanlarının ortak emeğinin eseridir. Üniversitelerin eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri, başta idari kadrodaki çalışanlar olmak üzere tüm çalışanların büyük bir özveriyle yürütülebilir. Bu nedenle sendikamız akademik, idari ve teknik çalışan statüsündedir ve statüleri ne olursa olsun üniversite çalışanları ve öğrencilerden oluşan topluluğu üniversite bileşenleri olarak tanımlar.

Ancak üniversitelerde takım halinde, sözleşmeli ve emekçi olarak çalıştırılan işçiler, açlıktan sonra sınırlı özlük hakları ve bedellerle ömür boyu emek vermekte, üniversitelerin imkanlarından tam olarak yararlanamamakta ve yükseköğretim kurumlarında karar mekanizmalarında yer almamaktadır. . Bu durum işçi ayrımcılığı oluşturmakta ve akademik çalışanlar ile diğer çalışanlar arasındaki dayanışmayı zedeleyen bir yapı oluşturmaktadır. Özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında görev yapan yükseköğretim çalışanları, bu kanunların yarattığı sıkışıklık nedeniyle birçok sorunla karşılaşmaktadır.

Bu kangrenli sorunlar, nitelikli bir yükseköğretim hizmetinin örgütlenmesi ve çalışanların insanca çalışma koşullarına sahip olması önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Ayrıca, hükümetin yükseköğretim politikalarını oluştururken idari ve teknik çalışanları yok sayan bir bakış açısı geliştirmesi, üniversite bileşenlerinin değerli bir bölümünün yükseköğretim alanından uzaklaşmasını da beraberinde getirmektedir.

“2914 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM PERSONEL KANUNUYLA ÇEŞİTLİ İZİNLERDE AKADEMİK PERSONELİNE VERİLEN ÜNİVERSİTE ATAMALARI, ÜNİVERSİTEDE ÇALIŞAN İDARİ PERSONELİLERE VERİLMEMİŞTİR”

Üniversite bünyesindeki eğitim olanaklarından sosyal olanaklara kadar idari ve teknik çalışanların maruz kaldığı ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalar, yaşanan sorunların analizinde ivedi adımlar atılmasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca 2914 sayılı Yüksek Öğrenim İşçileri Kanunu ile akademik personele çeşitli oranlarda verilen ‘Üniversite Harçlığı’, üniversitede çalışan idari işçilere verilmemiştir. Ayrıca 2014 yılında 6564 Sayılı Kanun ile üniversitede akademik personele uygulanmak üzere ‘Yüksek Öğrenim Tazminatı’ getirilmiştir. O dönemde sendikamızın tüm taleplerine rağmen ne yazık ki üniversitelerin akademik dışındaki çalışanları işçilere bu haktan mahrum bırakılmış ve yüksek öğrenim tazminatı hakkı verilmemiştir.

“BUGÜN YÖK’E TOPLANAN 2100 İMZA VERİLDİ”

Sendikamız YÖK, başta idari ve teknik çalışanlar olmak üzere tüm üniversite çalışanlarının haklarının hiçe sayılmasına karşı imza kampanyası başlatmış olup, toplanan 2100 imza bugün YÖK’e iletilecektir. Talebimiz, ayrım gözetmeksizin tüm üniversite personeline ‘yükseköğrenim ödeneği ve üniversite ödeneği’ verilmesidir. Bütçe görüşmelerinin meclis gündeminde olduğu bir dönemde, emekçilerin taleplerinin dinlenmesini ve sorunlarımıza çözüm üretilmesini istiyoruz. Eğitim-Sen olarak üniversitemizin tüm bileşenleri ile insan, toplum ve doğa yararına üniversite çalışmalarımızı sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.”